| Deutsch▲▼ | Türkisch▲▼ | Kategorie | Typ | |
|
sich kennenlernen |
ile tanışmak | | Verb | |
|
Enttäuschung erleben
Gefühle |
hüsrana uğramak | | | |
|
erfahren, erleben |
geçirmek | | Verb | |
|
Er/Sie möchte dich gerne kennenlernen.
Kontakt, Bekanntschaft |
O, seninle tanışmak istedi. | | | |
|
eine Überraschung (/ sein blaues Wunder ugsumgangssprachlich ) erleben
Ereignis, Reaktion Example: | Er erlebte sein blaues Wunder. |
|
bir şaşkınlık yaşamakExample: | Bir şaşkınlık yaşamıştı. |
| | Redewendung | |
|
kennen lernen, kennenlernen |
tanışmak | | Verb | |
|
einen Aufschwung erleben |
yükselmek | | Verb | |
|
probieren, kosten; erleben |
tatmak | | Verb | |
|
Kennenlernen nneutrum; Bekanntschaft f |
tanıma | | Substantiv | |
|
Land und Leute kennenlernen
Reise |
farklı ülkeler ve insanlar tanımak | | Redewendung | |
|
besser kennenlernen
Bekanntschaft |
daha iyi tanımak | | | |
|
Ich-Erleben nneutrum, Icherleben
Psychologie |
benlik (/ ego) yaşantısı | | | |
|
Ich möchte ihn kennenlernen.
Bekanntschaft |
Onunla tanışmak istiyorum. | | | |
|
Ich möchte wirkliche Liebe erleben. |
Gerçek aşkı yaşamak istiyorum. | | | |
|
Ich möchte dich gerne näher kennenlernen.
Bekanntschaft, Kontakt, Flirt |
Seni yakından tanımak isterdim. | | | |
|
Gott möge es niemanden erleben lassen!
Wunsch, Lebensssituation |
Allah kimseye yaşatmasın. | | | |
|
etwas in seiner Vorstellung noch einmal erleben
Ereignis |
bir şeyi hayalinde tekrar yaşamak | | | |
|
Soll er nur zuschlagen, dann kann er was erleben!
Konflikt |
Hele vursun göreyim! | | | |
|
Ich hoffe, ich darf dich noch besser kennenlernen und wir werden uns weiterhin so gut verstehen.
Beziehung, Bekanntschaft |
Umarım, seni daha iyi tanıyabilirim ve gelecekte çok iyi anlaşacağız. | | | |
|
Vielleicht sollten wir uns mehr unterhalten, denn ich will dich richtig kennenlernen und wie kann ich das, wenn wir nicht reden?
Bekanntschaft |
Belki daha sık konuşabiliriz, çünkü ben seni yakından tanımak istiyorum ama sık konuşmadan bunu nasıl yapacağım (/ yapayım ugsumgangssprachlich ) ? | | | |
|
Die Erfahrung, einen Elternteil zu verlieren, ist einer der schrecklichsten Lebensabschnitte. Früher oder später muss das leider jeder erleben.
Tod, Mitgefühl, Familie |
Anne babadan birini kaybetmek insanın hayatında yaşayacağı en kötü günlerden biridir. Maalesef er ya da geç herkes bu duyguyu tadacak. (> tatmak) | | | |
|
Als würde die Welt um uns herum stehen bleiben. Als gäbe es nur dich und mich. Ich wünschte, diesen Augenblick jetzt noch einmal erleben zu können.
Sehnsucht |
Sanki etrafımızda dünya durmuş gibiydi. Sanki sadece sen ve ben varmışız gibi. Keşke o anı bir daha yaşayabilsek. (> yaşamak)
(etrafına) | | | |
|
Wie schön wäre es, wenn wir all das gemeinsam erleben könnten. Leider geht das nicht, aber mit meinen Gedanken werde ich ganz sicher bei dir sein.
Sehnsucht |
Her şeyi birlikte yaşayabilseydik ne güzel olurdu. Maalesef olmuyor ama aklımın sende olacağı kesin. | | | |
|
Ich habe mich auch gefreut, Dich kennengelernt zu haben.
(kennenlernen) |
Ben de tanıştığıma memnun oldum. | | | |
|
Wegen deiner Nachricht hatte ich viel Ärger.
Kommunikation, Konflikt |
Mesajın yüzünden büyük sorun yaşadım.
(yaşamak = erleben) | | | |
|
Ich lerne jeden Tag neue Leute kennen.
Bekanntschaft / (kennenlernen) |
Her gün yeni insanlarla tanışıyorum. | | | |
|
Wir haben uns auf einer Party kennengelernt.
Bekanntschaft / (kennenlernen) |
Bir partide tanıştık. | | | |
|
Schön, dass ich dich kennengelernt habe!
Bekanntschaft / (kennenlernen) |
İyi ki seni tanımışım. | | | |
|
Ich bin so glücklich, dich kennengelernt zu haben.
Beziehung / (kennenlernen) |
Seni tanıdığım için o kadar mutluyum ki. | | | |
|
Ich lernte sie/ihn zufällig im Laden kennen.
Bekanntschaft / (kennenlernen) |
Onunla mağazada tesadüfen tanıştım.
(tanışmak) | | | |
|
Angenehm, dich kennen zu lernen!
Bekanntschaft, Vorstellen / (kennenlernen) |
Seninle tanışmak benim için bir zevk. | | | |
|
Ich bin sehr glücklich, weil ich Dich kennengelernt habe.
Beziehung, Freundschaft / (kennenlernen) |
Seni tanıdığım için çok mutluyum. | | | |
|
Ich bin unglaublich froh, dich kennengelernt zu haben.
Bekanntschaft, Freundschaft / (kennenlernen) |
Seninle tanıştığım için inanılmaz bir şekilde mutluyum.
(tanışmak) | | | |
|
Ich habe sehr lange nicht mehr einen so tollen Menschen wie dich kennengelernt.
Bekanntschaft, Beziehung / (kennenlernen) |
Uzun süredir senin gibi harika bir insan tanımadım. | | | |
|
Man sagt, dass die nahende Zeit der Trennung die beste Zeit für Menschen ist, sich gegenseitig kennenzulernen. Fehler, die durch das Zusammensein verdeckt wurden, werden durch die Trennung entblößt.
Spruch, Beziehung / (kennenlernen) (entblößen) |
İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır derler. Birlikteğin örtüğü kusurları ise ayrılık sergiler.
(tanıma) (ayrılmalar) (birlikte) (örtük) (kusur) | | | |
Ergebnis ohne Gewähr Generiert am 12.06.2024 23:14:20 neuer EintragEinträge prüfenIm Forum nachfragenandere Quellen Häufigkeit 1 |